Kapının danasından öküz olmaz mı?

Hoca kendinin eşek yerine konulduğunu anlayınca hemen cevabını verir:

“Aman efendim, bunu bilmeyecek ne var, ağabeyimizin geldiğini duyduk, biz de onu karşılamaya geldik.”

***

Bu fıkra burada dursun… Mevzuya girelim biz şimdi..

Başkası sizin yaptığınızın binde birini yapsa, ayakta alkışlanır… Rol model alınır, arkasından önünden methiyeler düzülür, beşerî sermayeye en üstten yazılır…

Neden böyledir?

***

“Bağın goruğu…”

“Bizim oğlan.”

Yani;

Bu şehrin bireyleri istedikleri kadar çabalasalar da dışardan gelenlere (getirilenlere) karşısında yetkinlik sırasında geride bırakılmaktadır…

Temel de bu düşünce;

Aile ve dar çerçevede küçük toplumlarda aynı pozisyonda ve yetkinlikte görev alması gereken kişilerden dışardan gelenine daha fazla şans tanınmasını ise aile ve gurup içinden çıkan bireyin yapacaklarının zaten bilinmesi ve dışarıdan gelenin yapacaklarının biraz da merak edilmesinden kaynaklanmasındandır aslında…

***

Bizim çok iyi bildiğimiz şeyler bizim tarafımızdan söylendiğinde, dışarıdan birisinin söylediği kadar etki yaratamaz mesela... Şayet, dışarıdan birisi bizimle aynı şeyi söylediği zaman bizimkinden daha etkili, daha önemli kabul edilir...

Bu yaygın bir yönetim hatasıdır…

Yereli ıskalamaktır bu… Yereli ıskalayan, ulusalda ya da uluslararasında yenilgiye, kayba mahkûmdur…

***

Siz; “Müdür olayım, amir olayım ya da yetkili bir pozisyona geleyim” diye kendi bağınızda, kendi çevrenizde ne kadar sebat ederseniz edin, üzerinizden çok müdür, amir ve yetkili yetiştirirsiniz…

Bugün şehrin her alanında bu hatayı her kademede görmek maalesef mümkün…

***

Konya’da özelikle bürokraside üst düzey isim yetiştiremememizin temelinde yatan çarpık bakış açısı bu olsa gerek…

Hacıemmiler; “Birbirimizi övemezsek, kimse bizi övmez…”

***

Konya’nın üst düzey devlet kademesinden silinip gittiğini görüyoruz…

Siyaset kurumundan ricamız;

Kapının danasından öküz olmaz deyimini gelin;

“Bu kapının danası dışında, bu kapıya yakışır başka öküz olmaz...” sözüyle değiştirelim…

***

Odalarımız, STK’larımız ortak bir komisyon kursunlar, beşerî sermaye olarak nerede neyimiz var bir envanter çıkartarak, onca çabasına, gayretine, emeğine rağmen görülmemiş, ezilmiş, horlanmış bu şehrin çocuklarını iş başına getirelim…

Biz kendimize sahip çıkamazsak, kimse bize sahip çıkamaz…

Konya’nın bugünkü sahipsizliğinin temelinde de işte bu yatıyor…

***

Konya’dan Ankara’ya önerilen beşeri sermayemiz çocuklarımıza, yazının en başında anlattığımız Nasreddin Hoca fıkrasındaki gibi istihza eden burun kıvıran Konya’dan gelenleri küçümseyen büyük abileri bir gün karşılarız inşallah…

Önceki ve Sonraki Yazılar
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.