
Kerem İşkan
Etliye, sütlüye…!
Gazetecilik zor meslek…
Kimse sizi tam manasıyla sevmez… Ama yüzünüze karşıda nezaketsizlik yapma cesareti göstermez…
Müşteri memnuniyetinin, yüzde yüz olarak gerçekleşmediği ender mesleklerdendir…
Mutlaka bir tarafı küstürürsünüz…
***
Bilgi gelir süzersiniz…
Bu süzmede toplum menfaati ön plana çıkması gerekirken, bazen gazetenin ya da gazetecinin menfaatleri öne çıkar…
Yazdığınız takdirde kamuoyunu bilgilendirme görevini yerine getirirsiniz ama ilişkileri de bozarsınız…
Ama mutlaka birilerini küstürürsünüz…
Okuru doğru bilgilendirmek adına ilişkileri bozmak, bazen istenmeyen adam ilan edilmektir…
***
O yüzden bizim mesleğin tuzu kurularının genel geçer kuralları vardır;
‘Etliye, sütlüye karışma’
‘Vur taklanı, al baklanı’
Yazmasan için rahat durmaz, yazsan okur arkanda durmaz…
Kimsenin(-e) haline, (-i) haline bakmamak lazım… Haksızlığın arkasında değil, karşısında durmak lazım…
***
Aşağıdaki fıkradaki GELİN gibi…
Gelin-kaynana düğünden hemen sonra karşı karşıya oturmuşlar… Kaynana; “Gelin sen daha yenisin…
Birbirimizin huyunu suyunu oturup konuşarak anlayalım” demiş… Gelinde;
“Tabi anne konuşalım” demiş… Kaynana başlamış anlatmaya; “Aman kızım benim üç halim vardır dikkat et...
Saçıma gül takmışsam; neşeli olurum… Her yola gelirim...
Kulağımın arkasına gül takmışsam havamda olmam... Çok ısrarcı olma…
Eğer ki yakama gül takmışsam sakın etrafımda dolaşma çok sinirli olurum…”
Gelin, kaynanası lafını bitirince başlamış lafa; “Anne benim halim malim yoktur…
Bacak bacak üstüne atarım, sigaramı yakarım, sen gülü nerene takarsan tak, ben keyfime bakarım…”
*** Gazetecilikte böyle olmalı…
Gülün takıldığı yere değil, gönlün takıldığı yere bakmalı ve cesurca yazmalı…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.