Ömer Sunar
MUĞLA!
Hayat, bazen bizleri başka mekanlara götürüyor!
Son zamanlarda yaşadıklarım veya yaşımın getirdikleri yüzünden, sadece Konya ve İstanbul değil biraz daha doğa ile baş başa olabileceğim başka şehirlere köylere bakmaya başladım.
İşim icabı, her iki senede bir taşınarak geçti ömrüm. Hem alışkın hem de tecrübeliyim bu konuda.
Anne tarafım yörüktü belki de ondandır bu gezme yerleşme taşınma işlerine yatkınlığım.
Güzel ve belediyeciliği başarılı bir şehirde yaşadığımızdan olsa gerek artık çok zor beğeniyorum gittiğim şehirleri. Şehir planlaması, caddelerin temizliği; Konya’da yaşamış bir insan için çok doğal ama seyahate çıktığında gördüğü manzaralar karşısında da şaşkınlık yaşatıyor.
Muğla’daydım Ula ilçesinin Akyaka, Akçapınar farklı farklı beldelerini ziyaret ettim…
En sonunda yaşamak için en uygun yerin Akçapınar olduğuna karar verdim.
Akçapınar köyü küçücük bir köy; inanılmaz güzel bir iklimi var ve daha turist akınına uğramamış. İstanbul’dan daha çok biraz da yurtdışından yatırımcı almış minik bir film kasabası diyebiliriz.
Ama inanılmaz bir şey Muğla Belediyesi aldığı kararla turizmi baltalayacak her şeyi yapmış!
Açık havada sigara içmek yasak, gece 12’den sonra müzik yayını yasak, istisnasız ne yapılması gerekiyorsa tam tersini yapmışlar. Koskoca bir sahilde tek bir işletmeci sörf yapanlara ayak bastı parası sahilde 1000 TL ödetiyor.
Açıkçası benim için gayet iyi ne kadar az insan o kadar güzel geçen zaman diye bakıyorum ama o memleketlerde iş yapanlar adına da o kadar çok üzülüyorum ki anlatamam.
Sadece müzik yayını yüzünden bir dostuma 230.000 TL ceza kesmişler.
İnsan bazen sahip olduğu güzel şeylerin kıymetini bilmiyor.
Gezip dolaştıkça fark edip anlıyor.
Benim de bu bir haftalık seyahatim Konya’ya olan aşkımı tazeledi.
Bizim yerel yönetimlerin turizmin gelişmesi için yaptıkları her şey ortada dokuz Takla atıyorlar turizim gelişsin turistler bir gece daha konaklısın Örnek tesisler işletilsin.
Öbür tarafta siyasi tercihi çok önemli değil ama beceriksiz yöneticiler ve vizyonsuz ekip ile karşılaştığınız belediye gerçekten şaşırtıcı
Belediye başkanını herkes seviyor beğeniyor ama belediyede de çalışan memurlar esnafa kan kusturuyor.
Yazık turizm göz göre göre darbe alıyor.
Bu arada bizim Konya’da da yeni yeni alışkanlıklar üremeye başladı. Geçen gün yemek yediğim restoranın sahibi POS makinesi yok dedi, arızalandı dedi
Bozulan POS makinesi değil bildiğin ahlak.
Fiş kesmemek için bankaya komisyon ödememek için nakit almak için taktik geliştiriyor esnaf…
Peki ama cebimizde balya balya parayla mı gezeceğiz?
Arabanın torpidosuna deste deste para mı koyacağız?
Ekonomi kötüye giderken ahlakın da paralel bir şekilde kötüye gitmesine şahitlik ediyoruz.
Cebinizdeki parayı koruyamıyor olabilirsiniz ama içinizdeki ahlaka sahip çıkın!
3 kuruş para için böyle taklalar atmaya gerek yok!
FOTO -1
FOTO -2
Bizim fırın kebabının yanına yaklaşamaz ama Denizli’de tatil dönüşü Denizli kebabı yedim
250 gramı ayran ile 450 TL tuttu.
Şu an Türkiye’de yeme içme konusunda maliyetleri düşündüğünde, kiraların en ucuz olduğu ama menülerin en pahalı olduğu yer Konya.
Etli ekmek 200 TL
On yıl önce buraya yerleştiğimde dört liraydı
Ne yaparsak kendi kendimize yapıyoruz!
Bu şehirde yaşayan insanların Ekrem Coşkun gibi fiyatlarla servis alabilmesi lazım.
Hırs ve açgözlülük kimselere bir şey kazandırmıyor.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Kendimizi kandırmayı bıraktığımız zaman!
Dürüst olup kendi kendimizi kandırmadığımız zaman!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.