
İlker Yiğit
DİŞ HEKİMLİĞİNDE HİPNOZ (HİPNODONTİ)
Bugün sizlere diş hekimliğinde hipnozdan bahsedeceğim… Hipnodonti sadece hipnoanestezi altında diş çekmek değildir. Aslında hipnoza giren hastaların ancak %20’si diş çekiminin sağlanacağı kadar derin transa girebilmekte, asıl büyük çoğunluk, diş çekiminden başka konularda hipnozdan yarar sağlamaktadır. Hastaların başında diş hekimi korkusu gelmektedir. Hastanın bu korkusunun giderilmesi ve fotöye hiçbir korku duymadan oturmasının sağlanması bile büyük başarıdır. Ayrıca, diğer tıp branşlarına göre diş hekimleri hastalarının daha büyük bir yüzdesine hipnoterapi uygulama şansına sahiptir, çünkü hasta zaten ağrıdan ve korkudan kurtulmak için çareler aramaktadır ve her türlü öneriyi incelemeye hazırdır.Genellikle hastalar diş hekiminin söylediklerini yerine getirmeye alışıktırlar. Ağzınızı açınız, kapayınız, ısırınız, gibi telkinleri kabul etmeleri büyük avantajdır. Hafif bir transın bile elde edilmesi, hastanın rahatlaması, gevşemesi, korkularını yenmesi için yeterlidir. Diş hekiminin hastaları genellikle psişik yönden normal kişilerdir. Nörotiklerde görülen hipnoza direnç söz konusu olmadığından, bir psikiyatriste göre başarı oranı daha yüksektir. Dikkat edilmesi gereken nokta hipnozun kontrendike olduğu psikozların ayırımını yapmaktır. Çünkü hipnoz psikoz eşiğinde olan kişilerin psikoza girmesine sebep olabilir.
DİŞ HEKİMLİĞİ TEDAVİLERİNDE HİPNODENTAL UYGULAMALAR
Hızla değişen ve gelişen psikolojik yaklaşımlar, hasta-hekim ilişkilerine yeni boyutlar kazanmaktadır. "Önce insan" ilkesinden yola çıkıldığında; oral kavite ile ilgili pek çok sorunun çözümünde ve ağız-diş sağlığının kazanılmasında psişik faktörler hastaya kolaylıklar sağlar.
Yaşayarak veya işiterek kazanılan dental fobiler insanoğlunu tedaviden kaçırmaktadır.
Ta ki; dayanılmaz ağrı ve sıkıntılar, yaşamı karartıncaya kadar. Can havli ile fotöye oturan hasta, acil sorunun çözümünden sonra ikinci bir ağrıya kadar hekimden kaçmaktadır. Diş hekimi fobisi, insanların ağız sağlığını tehdit edici boyutlara ulaşabilir. Bu fobi yüzünden diş hekiminden uzun süre kaçan hastalar, çeşitli sorunlarla karşılaşırlar. Genellikle bu fobinin sebebi, kendisi veya bir yakının geçirdiği kötü bir deneydir. Uzun süren ağrılı bir deneyim ardından, her geçen gün endişe katlanarak büyür ve sonuçta fobi oluşur. Artık hasta istese de tedavisinin yaptıramayacak hale gelir.
Oral kaviteyle ilgili davranış bozuklukları diş tedavisinin yapılmasında büyük bir engel olabilir. En sık görülen sorunlar, diş tedavisinin yarattığı anksiyete ve korkudan kaynaklanır. Bazı hastaların anksiyetesi o kadar fazla olur ki, rutin diş tedavisi sırasında yapılan tüm girişimler olanaksızlaşır (Berggren ve Karlson 1986, Eli ve Klienhauz 1985, Eli, Klienhauz ve Bar-Gil 1983, Klienhauz, Eli ve Rubinstein 1985, Milgrom, Weinstein, Klein-Knecht ve Getz 1985). Bu tür hastalar için tanımlanan tedavi teknikleri; genel anestezi, nitrözoksit (N2O), davranış tedavisi, gevşeme ve hipnozdur (Berggren ve Karlson 1986, Berggren ve Linde 1984, Eli ve Kleinhauz 1985, Eli, Kleinhauz ve Bar-Gil 1984, Eli ve arkadaşları 1983,
Kleinhauz ve arkadaşları 1985, Milgrom ve arkadaşları 1985, Todd ve Walker 1980). Hipnorelaksasyon ve hipnoz bu tür hastalarda çeşitli davranış tekniklerinin uygulanması için güçlü yöntemlerdir.
KORKU VE KAYGI
Problem: Diş hekimliğinde korku ve kaygı yaygın bir problemdir. Yapılan bir çalışma, diş hastanelerinde tedavi gören hastaların %46’sı, genel diş uygulamaları ve cerrahi operasyonlar sırasında kaygı içinde olduklarını göstermiştir.
Geleneksel Yönetim: Diş hekimi korkusu ve kaygısı olan hastalar geleneksel yöntemlerde pek çok tekniklerden yararlanmaktadır. Yönetim işinde iki anahtar özellik şunlardır: Klinisyen lokal anestezi ve gerekiyorsa ilaç tedavisinin etkili kullanımına olanak verecek çocuğun kendisini rahat hissedebileceği bir çevre yaratır. Yukarıdaki durumun başarısız olması halinde son çare olarak genel anestezi kullanılır.
HİPNOZ
Hipnozun Tanımı ve Kavramlar
Hipnoz, düşüncelerde daha az analitik ve mantıklı; otomatik ve ayrılmış bir tavırla yüksek derecede telkinlere cevap verme kapasitesi olan süjelerin ruhsal deneyimlerinde, genellikle dalıp gittikleri duygular ve hayaller gibi zihinsel gevşeme ve kısıtlanmış farkındalık durumları olarak tanımlanabilir. Bu düşünceler hipnozun özünü içermektedir. Korku ve kaygı denetiminde şu yollarla uygulanabilir:
• Gevşeme, kaygının azaltılmasına yardımcı olmaktadır.
• Kısıtlanmış farkındalık yararlıdır; süjenin (hastanın) iç deneyimleri ve mutluluk hayalleriyle dalıp gitmesine izin verir, böylece hastanın korkuları kafasındaki en önemli şeyler olmaz ve dış olayların daha az farkına varır.
Hipnozun Uygulanışı
Hipnoz, kaygılı ve korkan çocukların yönetilmesinde korku ve kaygının derecesine göre değişik şekillerde uygulanabilmektedir. Kaygıyı ve hipnoanaljezinin kullanımını azaltmak için direkt ve endirekt hipnoz yaklaşımları ve oto-hipnoz tanımlanacaktır.
Endirekt Yaklaşım
Bu teknik, çocuklar ve ergenler üzerinde kaygıyı azaltmak için kullanılır. Bu teknikte hastaların kendilerine telkin edildiği şekilde hissetmeleri sağlanır. Nicolaou bu yaklaşım için şöyle bir örnek vermektedir: Diş hekimi “bu iğne canını acıtmayacak” demez. Tersine, “Dişetlerinde parmaklarımın hafif basıncını hissedeceksin fakat bunu kolaylıkla kontrol edebileceksin. Bizim rahatlıkla çalışabilmemiz için istenen bölgede rahatlatıcı bir uyuşma hissedeceksin ve okula dönmeden önce kendini iyi hissetmiş olacaksın.”
Öteki endirekt yaklaşımlar çocuğun hayal kurmaya cesaretlendirildiği “telkin terapisini” kapsar. Diş hekimliği çevresinde Gardner ve Olness’in ana hatlarını çizdiği yaklaşımların bir düzenlenişi vardır. Sevilen bir masal ya da hikaye kullanılarak küçük çocukların dikkati
klinisyenin üzerinde odaklanabilir. Çocuğun (hayali televizyon seyrettiği) etkili bir teknik Moss tarafından tanımlanmıştır. Çocuk evinde televizyonda en sevdiği programı seyretmeye, ekranı görmeye ve sesleri duymaya teşvik edilir. Çocuk seyretmeye daldığı sırada, Moss tedavi görüşlerini şöyle tanıtmaktadır: “Televizyon seyrederken yapılanları hissedeceğini ancak bunların seni rahatsız etmeyeceğini bilmeni istiyorum. Bunun gibi, hatta seni çimdikleyebilirim. Sen bu çimdiklenmeyi hissedebilirsin, ama bu da seni rahatsız etmiyor. Bu doğru değil mi? Şimdi senin dişlerinle çalışacağım, bir şeyler olduğunu hissedebilirsin ekranı seyrettiğin ve müziğin sesini duyduğun sürece bu seni rahatsız etmeyecek ve sorun olmayacak”. Daha sonra tedavi tamamlanır ve çocuk televizyonu kapatması söylenerek uyandırılır.
Direkt Yaklaşım
Direk hipnoz teknikleri 9 yaşındaki çocuklarda daha uygulanabilir olmaktadır. Bu teknikler basit indüksiyon, derinleştirme işlemi, post-hipnotik telkin ve hastayı uyandırma gibi daha yapılanmış basamaklar içermektedir. Bununla birlikte pratikte bu basamaklar sıklıkla birbirine karışmaktadır. Bir indüksiyon grubu göz fiksasyonunu içerir; çocuk başparmağın üzerine çizilmiş bir yüz veya uzatılan bir elde tutulan bir madeni para gibi sabitlenmiş bir noktaya odaklanır. Alternatif bir göz-fiksasyon tekniği yukarıdaki gibi çocuğu bir noktaya odaklamayı içerir, fakat çocuğa gözlerinin kapanması telkin edilirken sayı sayması söylenir. İndüksiyonu derinleştirme tekniği takip eder.
SONUÇ OLARAK:
Diş hekimliğinde neden bilinçli hipnoza gerek duyuyoruz?
Öncelikle şunu belirtelim; biz her hastanın cerrahi müdahale yapılabilecek düzeyde Bilinçli Hipnoz altına gireceği iddiasında değiliz. Ancak hastaların çok büyük kısmını (%90’ı) diş hekimi ve fotöy korkusundan arındırmakta, tedavi olmaya hazırlayabilmekteyiz. Hasta, karşılaştığı ürkeklik ve stresi atabilmekte, ağız açıklığı süresini yorulmadan uzatabilmekte ve bu sırada tükürük miktarını asgari derecede tutabilmektedir. Her şeyden önce hastayı fevkalade rahat ve huzurlu olarak koltuğa bizden korkmadan oturtabiliyoruz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.