İlaç ve tıbbi cihaz sektörü toz duman: 15 soruda devletin feragat baskısı...
Tıbbi cihaz ve ilaç sektörü toz duman. Devlet, kamu hastanelerine ürün tedarik eden şirketlerin alacaklarını 1.5-2 yıldır ödemiyor.
Şirketler “Batıyoruz” diye isyan ediyorlar. Devlet, “İndirim yapın paranızı ödeyeyim” diye cevap veriyor. Şirketlerin buna cevabı: “İki yıl önce sattığımız ürünün fiyatında nasıl indirim yapalım”!
Özellikle yerli tıbbi cihaz üreticileri o kadar zor durumda ki, sokağa inmeyi bile göze aldılar: Hafta sonu (Cumartesi) sektördeki tüm dernekler Ankara’daki Ulus Atatürk anıtında bir araya gelecek. Seslerini bir de oradan duyurmayı deneyecekler.
Tartışmanın arka planında ne var? Buyrun, 10 soru ve cevaba:
1) Sektörün devletten alacağı ne kadar?
Tıbbi cihaz üreticilerinin kamu hastanelerinden yaklaşık 10 milyar TL, ilaç şirketlerinin de aynı tutarda alacağının biriktiği tahmin ediliyor.
2) Ne kadar zamandır ödenmiyor?
Alacakların önemli kısmı 18 ay ve daha uzun zamandır ödenmiyor.
3) Devlet neden ödemiyor?
Burası net değil çünkü resmi bir açıklama yok. Ama bütçe açığının patladığı bir dönemde (Son olarak Eylül ayında 30 milyar liralık açık verildi) devletin tasarruf kaynaklarından biri olarak tıbbi cihaz ve ilaç şirketlerini gözüne kestirdiği açık.
4) Devlet ne istiyor?
Devlet, tıbbi cihaz üreticilerinden yüzde 25 indirim istiyor. İlaçta yüzde 10’un altında indirim talebinden söz ediliyor.
5) Şirketler neden kabul etmiyor?
“İki yıl önce sattığımız ürünün fiyatında nasıl indirim yapalım. Ona göre harcama yaptık, sözleşmeler imzaladık, borca girdik” diyorlar.
6) Devlet ilaç ve tıbbi cihaz üreticilerini sıkıştırarak ne kadarlık tasarruf sağlayacak?
Hesap ortada: 20 milyar TL’lik alacak için şirketlerden yüzde 25 indirim istendiğine göre devlet 5 milyar tasarruf etmeyi planlıyor. 2020 bütçesinde öngörülen 138.9 milyar TL’lik açığın yanında çok küçük bir rakam. Özetle devletin bütçe açığını tıbbi cihaz ve ilaç şirketlerinin sırtından kapatması mümkün değil.
7) O halde bu baskının sebebi ne?
Tıbbi cihaz üreticileri birçok sektörden daha yüksek kâr marjıyla çalışıyor; devlet muhtemelen bu nedenle, “Yıllarca büyük paralar kazandılar, ceplerinde para vardır” düşüncesiyle şirketleri sıkıştırıyor.
Devletin geri adım atmamasının bir başka sebebi, son dönemde merkezileştirilerek Devlet Malzeme Ofisi’ne (DMO) bağlanan sağlık ihalelerinde gerçekten de eskiye oranla daha indirimli fiyatların oluşmuş olması… Buna bakan yetkililer muhtemelen, “Demek ki indirim mümkün” diye düşünüyor.
8) Madem yüksek yüksek kâr marjıyla çalışıyorlar, şirketler yüzde 25’lik indirimi neden kabul etmiyor?
İlaçta pazara büyük ölçekli şirketler hakim, onları ayrı bir yazıda ele almak üzere sesleri daha çok çıkan ve hafta sonu Ankara’da sokağa inecek olan tıbbi cihaz şirketlerine dönelim. Başka sektörlerden, mesela tekstilden, demir-çelikten farklı olarak tıbbi cihaz sektöründe yeni ürün geliştirmenin maliyeti çok yüksek. Şirketler büyük meblağlarda sertifikasyon, Ar-Ge gidirlerini göze almak zorunda. “Yüksek kâr marjı olmazsa ürün geliştiremeyiz” diyorlar.
9) Peki DMO ihalelerindeki düşük fiyatın sırrı ne?
Son ihalelerde eskiye oranla indirimli fiyatı veren şirketler büyük, küresel oyuncular. Onlar uzun vadeli düşünüp pazarı kaybetmemek için fiyat kırabiliyor. Yerli üreticilerin bunu yapması mümkün değil.
10) Tıbbi cihazda yerli üretici var mı ki?
Tıbbi cihaz sektörünün yıllık hacmi yaklaşık 2.5 milyar dolar. Bunun yaklaşık 1.6 milyar doları yabancılara ait. Geriye kalan 900 milyon dolarlık kısım ise yerlilere. Yani evet, Türkiye’de dişe dokunur büyüklüğe sahip, gelecek vadeden bir tıbbi cihaz sektörü var.
Tıbbi cihaz, tahmin edileceği gibi teknolojisi ve katmadeğeri çok yüksek bir alan. Bu açıdan desteklenmeyi hak ediyor. Ama iktidar bugüne kadar bilişim veya tıbbi cihaz gibi yüksek katma değerli sektörler yerine hep inşaatçıları destekledi, bundan sonra da böyle devam edecek gibi görünüyor.
11) Devlet derken Sağlık Bakanlığı’nı mı kastediyorsunuz?
Hayır, sektörden indirimi isteyen Hazine ve Maliye Bakanlığı. Kamu hastanelerinin alımlarını Sağlık Bakanlığı belirliyor, organize ediyor ama ödemeyi Hazine yapıyor.
12) Devlet geri adım atmadığını göre şirketler er geç yüzde 25 indirimi kabul etmek zorunda değil mi?
Yüzde 25 indirimi kabul edebilecek olanlar da var, kabul etmeyip icraya başvuracak olanlar da. Kabul edenler, tahmin edileceği gibi finansal yapısı sağlam, zararı göze alabilen, çoğu yabancı kökenli şirketler. Göze alamayanlar ise sermayesi zayıf, borç-harç içindeki küçükler. Bunların çoğu yerli üretici. “Yüzde 25’lik indirimi kabul edersek iflas ederiz” diyorlar.
13) Devlet neden taviz vermiyor?
Yetkiller, “Biz hancıyız, siz yolcu. İndirim yapmazsanız devletle iş yapamazsınız” rahatlığıyla hareket ediyor.
14) Bu tartışma nasıl biter?
Yabancı şirketlerin bir kısmı indirimi kabul eder, bir kısmı beklemeyi, hatta icra sürecini göze alır. Yerlilerden zor durumdakiler ya da bıkıp sektöre havlu atanlar, “Lanet olsun” diyerek indirimi kabullenir. Kabullenemeyecek durumdakiler kepenk kapatır.
15) Kapatacaklarsa kapatsınlar, özel şirketler için neden üzülelim?
Çünkü döner büfesinden değil, katma değerli, uzun yıllar boyunca know-how biriktiren teknoloji odaklı şirketlerden söz ediyoruz. Tıbbi cihazda yerli şirketlerin kepenk kapatması, Türkiye’nin geleceği açısından döner büfelerinden ve müteahhitlerden çok daha fazla önem taşıyan bir sektörün kuruması demek...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.