KENDİ KENDİMİZİ BİTİRİYORUZ…

Sonra hep birlikte fiyatların yükseldiğinden yakınıyoruz. Dolara göre artış yapılsa bile bu denli olmaz. Biz kendi bacağımıza sıkıyoruz arkadaşlar. Yükseldikçe yükseltiyoruz fakat kendi alım gücümüzü de beraberinde bitiriyoruz…

Bu dönemde fırsatçılar, stokçular aldı başını gidiyor. Herkes ne koparabilirsem derdinde… Nasıl bir vatan sevgimiz var anlamış değilim. Vatanını milletini seven insan bunu yapmaz. Bu şekilde yapanlar gerçekten cezalandırılmalı…

Bu yıla kadar araba ev alamayanların hayalleri artık çok uzakta olacak görünüyor. Ev ve araba almak artık çok lüks sınıflar haline geldi. Umarım bir an önce bu durumlar düzelir, ülkemiz daha güzel günlere doğru ilerler. Hepimiz bu gemideyiz, su alırsa hepimiz yanarız. Lütfen bu konularda bölücü değil yapıcı olalım. Ayrıştırmadan çözüm yollarına odaklanalım…

*****

ASGARİ ÜCRET

Gündemde asgari ücret var. Yukarıda da yazdığım gibi hayat pahalandı. Artık eskisi gibi market arabalarını dolduramıyoruz. Asgari ücretle çalışan vatandaşlarımızda bu artışlardan fazlasıyla nasibini aldı. Şu anda 2800-3000 civarında olan asgari ücretin 3750-4000 aralığında olacağını düşünüyorum. Yetmez ama en azından bir noktaya getirilmiş olur. Çünkü dövizle kıyasladığımızda fazlasıyla düşük kalıyor.

*****

NEDEN DÖVİZE ODAKLIYIZ

Biz birçok noktada dövize bağımlıyız, çünkü üretmeyi sevmiyoruz. Tüketen bir toplumuz. Bununla birlikte dışa bağımlıyız. Hammadde, kâğıt, kürek, ot, çöp ne varsa yurtdışından ithal ediyoruz. Bunlar da dövizle ülkemize girdiği için fiyatları anında etkiliyor. Bir süre kemer sıkma politikasına gideceğiz, çok acil ihtiyaçlar dışında alım yapmayacağız. Özellikle dövizle ülkemize giren ürünlerden uzak duracağız. Bu şekilde bir alışveriş diyetine gireceğiz. Zamanla piyasa oturacak ve alım gücümüz seviyelerine gelecektir diye düşünüyorum.

*****

ŞEB-İ ARUS

Bu yılda Konya Şeb-i Arus coşkusunu yaşıyor. Dünyanın birçok ülkesinden gelen yerli ve yabancı turistler adeta şehrimize akın etti. Tüm oteller doldu, restoranlar, hediyelik eşya vb. iş yapanlar adeta bayram havasına büründü.

Mevlana Celaleddin-i Rumi'nin izinden giden Mevlevilerin yüzyıllardır icra ettiği sema ayini, dervişlerin giydiği kıyafetlerden sema merasimine kadar Allah'a yolculuğu anlatıyor.

Sevgi, birlik, kardeşlik, vefa, ihsan ve irfan gibi öğretileri tüm dünyada dil, din, ırk, cinsiyet ayrımı gözetmeksizin kabul gören Mevlana, sevgi, hoşgörü ve kardeşlik kavramları ile insanlığı buluşturmaya devam ediyor.

Yüzyıllardır Mevlevilerin zikirleri, nafile ibadetleri olan sema ayininde semazenler, toprak olarak nitelendirdikleri siyah hırkalarından sıyrılarak, kefen olarak gördükleri beyaz tennureleri ve mezar taşını simgeleyen sikkeleriyle sema ederek Allah'a ulaşmaya çalışıyor. Semazenler, semaya başlamadan önce kıyafetlerinin her parçasını tek tek öperek ve titiz bir sıralamaya göre giyiyor. Bu muhteşem atmosfer her yıl tekrarlanıyor. Aşk ile diyerek bu sayıda yazımıza son veriyorum, diğer sayıda görüşmek üzere…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sami Gediz Arşivi