Dünyada 63 milyonu kız, 97 milyonu erkek çocuğu olmak üzere toplam 160 milyon çocuk, diğer bir deyişle her 10 çocuktan biri, halihazırda çocuk işçi olarak çalışıyor. Bu çocukların yaklaşık yarısı ise sağlıklarını ve gelişimlerini etkileyen tehlikeli işlerde çalışıyor ve sayıları 79 milyonu buluyor.
2016-2020 döneminde çocuk işçiliğinde artışlar başladı ve bu durum günümüzde katlanarak artmaya devam ediyor. Bu durum devam ettiği sürede çocuk işçi olarak çalışan çocukların yüzdesi de artmaya devam edecektir. Çocuk işçilerin mutlak sayısı 8 milyonun üzerinde artış göstermiştir. Benzer şekilde, tehlikeli işlerde çalışan çocukların yüzdesi neredeyse aynı kalmış ancak mutlak sayısı ise 6,5 milyon kadar artmıştır.
Bu yazımızda çalışan çocukların ya da her ne şekilde adlandırırsak adlandıralım çocuk işçilerin can güvenliğinin yeterince sağlanamaması bizim esas konumuz.
Çocukların özellikle 14 yaş ve 17 yaş aralığındaki çocukların can güvenliğini tehlikeye atacak alanlarda çalıştırılmalı esas sorunu teşkil ediyor. Üstelik bir de buna çalıştıkları yerlerde uğradıkları cinsel tacizler de hiç hafife alınacak boyutta değil.
14 yaşında çocuğun pres makinesine başının sıkışıp ölmesi daha dün gibi aklımızda. O çocuk ölmeseydi de elini sıkıştırsa yine ya eli kopacak ya da kolu kopacaktı. Hangi cesaretle bu yaşta çocuk o makinenin başına konur diye sormadınız mı?. 17 yaşında çocukların güvenlik önlemleri her zaman eksik olan inşaatlarda bilmem kaç metre yükseklikten düşüp ölmesinin haberlerini bir gün duymazsanız diğer gün mutlaka duydunuz.
Her zaman gençlerin çalışmasını ve yapılan üretimlerde imzalarının olmasını istemişimdir. Fakat bu onların küçük yaşta çalıştırılmalarını ve hele de can güvenliğini tehlikeye atacak ortamlarda çalıştırılmaları değil!. Gençler bir meslek sahibi olmak için aldıkları eğitimleri uygulayabilecekleri alanlarda çalışmalı. Hatta onlar dahi çalışma sisteminin en güvenilir ve mesleğin inceliklerini tatbikat alanlarında çalışarak öğrendikten sonra üst noktalarda çalışmalarını sürdürmeli.
Ülkemizde çalışan kesimin büyük bir çoğunluğu asgari ücrete mahkûm edilmiş, aileler geçimlerini sağlamakta zorlanmış ve yoksulluk sınırlarının altında bir yaşam sürdürmeye başladıklarında çocuklarda çalışma ortamlarında mecburen bulunmak zorunda kaldılar. Çocukların eğitimleri açık ve net olarak bildiğimiz düşen eğitim kalitesiyle birlikte okuldan uzaklaşan çocukların sayısı giderek azalmıştır. Çocukların okuldan uzaklaşmaları ya onları psikolojik olarak yalnızlığa itmiş, ya da küçük yaşta çalışmak zorunda bırakmıştır.
Çocukların geleceğini hazırlamak biz büyüklerin temel görevi iken, onları geleceğin mimarları yapmak bizim elimizde iken, çocukları hiç istemedikleri ortamlarda bulunmaya itiyoruz. Çocuklarda madde bağımlılığı gibi kötü alışkanlıkların yanı sıra, uygunsuz ortamlarda yanlış kişilerle birlikte olmalarına da ortam hazırlanmış oluyor. Sonra da orada burada öldürülen çocukların küçük yaştaki kızların cesetlerini arayan programları izliyoruz.
Geçtiğimiz günlerde okullarda akran zorbalığını tartışırken, bir mobilya atölyesinde arkadaşının kompresörle işkence edip organlarını patlatarak öldürdüğü çocuğun haberini tüyleriniz diken diken olarak izlemediniz mi? Çocukların çalışma ortamlarını, çalışma arkadaşlarını, işyeri güvenliğini kontrol etmeden, çocuğunuzun arkasında olduğunuzu etrafındakilere hissettirmeden işyerlerinde çocuğunuzu yalnız bırakmayın. Çocuklar mutlaka eğitim aldıkları, teorik olarak az da olsa bilgi sahibi oldukları alanlarda çalışırsa en azından tehlikenin nereden geleceğini tahmin edebilir.
Her geçen gün artan çocuk işçi ve çalışan çocuk sayısı artarken bu konuda ilgili bakanlıkların en üst düzeyde önlem alması ve çocuk ölümlerine dur demesi gerekiyor. Yoksulluğa son vermek çocukların çalışmaktan öte eğitim hayatlarını devem ettirmelerinde birinci öncelik. Ancak, ekonomideki bozulmalar ne yazık ki buna izin vermediği için çocukların iş hayatına erken girmelerini görmeye devam edeceğiz. Yeter ki bu çocukların güvende olmalarını, meslek kazanmaları için METEM’lerde daha etkin eğitim almalarını, çalıştıkları alanlarda daha verimli olmalarını da sağlayacaktır. Aslında bu konuda yazarak bitiremeyeceğimiz çok sorun ve örnekler var. Fakat onları dillendirmek de sayfalara sığmayacak kadar acıtan örneklerle dolu.
Biz istiyoruz ki çalışan çocuklar ölmesin. Geleceğin mimarı çocuklarımıza en güzel mirasları bırakıp sorumluluklarımızı yerine getirelim.