Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ankara'da 'Dışişleri Bakanlığı Yerleşkesi Temel Atma Töreni'ne katıldı. Törende konuşan Erdoğan, "Bugün, Türk bürokrasisinin göz bebeği olan Dışişleri Bakanlığımız için son derece anlamlı bir merasim vesilesiyle bir araya gelmiş bulunuyoruz. Bakanlığımızın yeni yerleşkesinin temellerini atacağımız bu törende sizlerle beraber olmaktan büyük memnuniyet duyuyorum. Yerleşkenin; ülkemiz, milletimiz ve devletimizin köklü diplomasi geleneği için hayırlara vesile olmasını Rabb'imden niyaz ediyorum. Sözlerimin hemen başında, isimleri Cebeci Asri Mezarlığı’ndaki kitabeyle birlikte milletimizin kalbine de şanla, şerefle ve elbette hüzünle yazılan tüm şehitlerimizi rahmetle yad ediyorum. Rabb'im ruhlarını şad, mekanlarını inşallah cennet eylesin" dedi.
'TÜRKİYE, HAKLININ GÜÇLÜ OLDUĞU BİR DÜNYAYA İNANMAKTA'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, uluslararası siyasetin giderek daha değişken, daha belirsiz ve öngörülmez bir hal aldığını işaret ederek, "Sık sık söylüyorum; bilhassa içinde bulunduğumuz bölgede her sabah gözlerimizi yeni bir krize açıyoruz. Hükümet olarak tüm bu krizleri, çatışmaları ve belirsizlikleri milletimizin ali menfaatlerine halel getirmeden başarıyla yönetmenin gayretindeyiz. Balkanlardan Orta Asya'ya, Afrika'dan Latin Amerika'ya, Avrupa'dan Asya-Pasifik'e kadar geniş bir coğrafyada istikrar ve iş birliğinin kökleşmesi için samimiyetle çaba harcıyoruz. Gerektiğinde, sesimizi yükseltiyor, hakkı haykırıyoruz. Gerektiğinde, çatışan tarafları aynı masa etrafında buluşturuyoruz. Gerektiğinde, mekik diplomasisiyle krizleri daha fazla büyümeden çözmeye çalışıyoruz. Kimi zaman yumuşak gücümüzü, kimi zaman da sert güç yeteneklerimizi kullanarak, gelişmeleri ülkemiz lehine yönlendiriyoruz. Neticede, her daim hakkın, hukukun, huzurun ve adaletin yanında yerimizi alıyoruz. Şunu dost-düşman fark etmeksizin artık herkes görmüş ve kabullenmiştir: Türkiye, güçlünün haklı olduğu değil, haklının güçlü olduğu bir dünyaya inanmakta ve böyle bir dünyanın mücadelesini vermektedir. 'Dünya beşten büyüktür' tespitimiz bu mücadelenin küresel ölçekte adeta sembolü haline dönüşmüştür" diye konuştu.
'KARDEŞLERİMİZE YARDIM ELİMİZİ UZATTIK'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin aynı zamanda dost ve müttefikleri için kara gün dostu olduğu belirterek, "Deprem ve sel gibi doğal afetlerden kardeşlerimizin egemenliğini hiçe sayan mütecaviz eylemlere kadar, bu konudaki hassasiyetimizi farklı vesilelerle çok net ortaya koyduk. Başları dara düştüğünde dost ve kardeşlerimize yardım elimizi uzattık. Savunma sanayii kapasitelerini güçlendirmelerine yardımcı olduk. İkili iş birliklerimizi genişleterek ekonomik kalkınmayı destekledik. Hak ve çıkarlarını koruma çabalarında kendilerine her platformda destek verdik. Yani, büyük devlet refleksi neyi icap ettiriyorsa, biz de ona göre davrandık. İnşallah aynı ilkeli tavrımızı bundan sonra da sürdüreceğiz" ifadelerini kullandı.
'TÜRKİYE, KENDİ OYUNUNU KURMA KUDRETİNE SAHİP BİR ÜLKEDİR'
Türk dış politikasının önceliklerinin; istikrarı korumak, huzuru büyütmek, barışı sağlamak ve kardeşlik bağlarını güçlendirmek olduğunu vurgulayan Erdoğan, şöyle dedi:
"Bizim boş lafla, mugalatayla, ucuz polemikle işimiz olmaz. Biz, sınırlarımız içinde ve ötesindeki hedeflerimize kilitlenmiş durumdayız. Şunu altını çizerek ve aynı zamanda gururla belirtmek istiyorum. Bugün Türkiye hem içeride hem bölgesinde kendi oyununu kurma ve bunu kimin ne dediğine bakmadan uygulama kudretine sahip bir ülkedir. Tıpkı usta bir satranç oyuncusu gibi her hamlemizi en ince detayına kadar planlıyor; ardından soğukkanlılıkla hayata geçiriyoruz. Hiçbir tahrik, bizi hedeflerimize ulaşmaktan alıkoyamayacaktır. Allah’ın izniyle tuzağa düşmeyiz; provokasyona gelmeyiz; mikrofon ve klavye kabadayılarının kuru tehditlerine prim vermeyiz. Diplomasinin dili nezakettir; Türkiye’nin dış siyaseti de barış odaklıdır. Fakat bu demek değildir ki hadsizlikler karşısında susacak, sinecek veya geri adım atacağız; asla. Gerilimden beslenenlerin, bölgemizi kan deryasına çevirmek isteyenlerin, coğrafyamızda istikrarsızlığı körükleyenlerin karşısında, tarih boyunca olduğu gibi bugün de yarın da inşallah dimdik ayakta duracağız."
'DÖKTÜKLERİ KANDA BOĞULACAKLAR'
Zulme ve zalime boyun eğilmeyeceğini belirten Erdoğan, şunları söyledi:
"İsrail’in vahşi saldırıları altında hayatta kalma mücadelesi veren Gazzeli mazlumların yanında olmamızı kimse engelleyemez. Suriye’den Yemen’e, Lübnan’dan Katar’a İsrail haydutluğunun hedefi olan tüm kardeşlerimizle tam bir dayanışma içinde olmayı sürdüreceğiz. Faili ister örgüt ister devlet olsun, terör ve katliam bir akıl kilitlenmesidir. Bölgemizi esir alan bu kanlı kilit, inşallah eninde sonunda kırılacaktır. Zulümle, soykırımla, barbarlıkla, masum çocukların hayatları pahasına kendilerine güvenli bir gelecek inşa edeceklerini zannedenler; tarihteki niceleri gibi mutlaka kaybedecek, döktükleri kanda boğulacaklardır. Bundan kaçış, kurtuluş yoktur. Asırlarca İslam’ın bayraktarlığını üstlenen bir milletin efradı olarak, 400 yıl Kudüs-ü Şerif'e hizmetkarlık yapmanın şerefini yaşadık. ‘La İlahe İllallah, İbrahim Halilullah’ ifadesinde anlamını bulan hürmet, hikmet, hoşgörüyle bu övülmüş şehri, tüm inanç mensupları için yüz yıllar boyunca bir barış ve esenlik yurdu haline biz getirdik. Müslümanların, Hristiyanların ve Musevilerin hakkına riayet ettik. Bugün de şairin ifadesiyle kalbimizin yarısı Mekke, diğer yarısı Medine’dir; bunların üstünde de bir tül misali Kudüs vardır. Kudüs, bizimle birlikte 2 milyarlık İslam aleminin ortak davası, hafızası ve ortak mirasıdır. ‘Arzın üstünde bir sancak, görkemli bir çınar’ olarak gördüğümüz Kudüs-ü Şerif'i namahrem ellerin kirletmesine izin vermeyiz. Biliyorum, Hitler özentisi tiplerin ‘kuyruk acısı’ belki de hiç geçmeyecek. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığımızda, bundan 27 yıl önce ortaya koyduğumuz tavrı, belki de hiçbir zaman unutmayacaklar. Varsın onlar, öfke nöbetleri geçirmeye devam etsin. Biz, Müslümanlar olarak, Doğu Kudüs üzerindeki haklarımızdan tek bir geri adım dahi atmayacağız. Bütün semavi dinlerce kutsal kabul edilen Kudüs’ün tekrar barış, huzur ve güven şehri olması için mücadelemiz sarsılmaz bir azimle, hız kesmeden, gerilemeden, gevşemeden inşallah devam edecektir. Aynı şekilde 1967 sınırları temelinde başkenti Doğu Kudüs olan, bağımsız, egemen, toprak bütünlüğü haiz bir Filistin Devletinin kurulması için de tüm gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz."