Memur maaşlarına ne kadar zam yapılacak ?

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, memur ve memur emeklisi maaşlarında beklenen artış konusunda "Yüzde 50 civarında bir artış." dedi.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, TRT Haber canlı yayınında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.

Gazze'de yaşanan insanlık dramı karşısında tüm dünyada yükselen bir tepki olduğunu ancak Batı'daki birçok ülke yönetiminin iyi imtihan veremediğini belirten Yılmaz, Türkiye'nin bu konuda tarihsel sorumluluğunu yerine getirdiğini, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın olayların ilk anından itibaren çok yoğun bir mesai ve bütün enerjisiyle ateşkes için gayret sarf ettiğini söyledi.

Mayıs ayındaki seçim sonucunda siyasi belirsizliklerin, 12. Kalkınma Planı, Orta Vadeli Program (OVP), 2024 yılı bütçesi ve Hükümet Programı'yla da politika belirsizliklerinin ortadan kalktığını vurgulayan Yılmaz, "Depreme rağmen bütçe açıklarını makul seviyede tutmayı başardık. Diğer taraftan Merkez Bankamız büyük bir rezerv birikimi sağladı. 98,5 milyar dolara düşmüştü geçtiğimiz mayıs ayında resmi rezervlerimiz. 8 Aralık'ta 141,4 milyar dolara ulaştı. Tüm zamanların rekoru. Baktığınız zaman hakikaten yüzde 44'e yakın bir artış olmuş rezervlerimizde." ifadelerini kullandı.

Yılmaz, 5 yıllık ülke risk primi CDS'nin mayıs ayında 700'lere kadar çıktığını, bugün gelinen noktada 300'lerin dahi altını test ettiğini hatırlatarak, bunun Türkiye'ye ilişkin algıdaki değişimi, dönüşümü, güven ortamındaki artışı gösterdiğini kaydetti.

Son dönemde, bütün bu adımların katkısıyla Türkiye'ye dışarıdan fon akışının arttığını dile getiren Yılmaz, bunun kredi notlarındaki yükselmelerle daha da artacağını, Türkiye'deki yatırım ortamının çok daha olumlu bir noktaya geldiğini söyledi.

Enflasyonla mücadele edilmesine rağmen Türkiye'nin bu yıl üçüncü çeyrekte yüzde 5,9 büyüdüğünü, 9 ayda ise yüzde 4,7 büyüdüğünü anlatan Yılmaz, yıl sonunda yüzde 4,4 hedefinin rahatlıkla yakalanacağını ifade etti.

Yılmaz, Türkiye'nin milli gelirinin yıllıklandırılmış olarak 1 trilyon 76 milyar doları bulduğunu, yıl sonunda 1,1 trilyona yakın seviyede bir milli gelir beklediklerini bildirerek, şöyle devam etti:

"Bu 1 trilyon eşiğini de ilk defa aşmış oluyoruz. Tarihimizde ilk defa Türkiye nominal dolar bazında, 1 trilyon doları bu yıl aşmış olacak. Kişi başına gelirimiz de 12 bin 500 dolarlar civarında gerçekleşecek diye düşünüyoruz. Bu da önemli gerçekten. Nominal olarak 17. büyük ekonomi olarak bu yılı kapatmayı öngörüyoruz. Satın alma gücü paritesiyle milli gelire baktığımızda ise dünyanın 11. büyük ekonomisi olarak yolumuza devam ediyoruz."

"Konut fiyatlarını ve kiraları kalıcı bir şekilde düşürmenin gayreti içindeyiz"

Konut fiyatları ve kiralardaki artışın hız kaybettiğini, daha da aşağıya gelmesi için gayret sarf ettiklerini dile getiren Yılmaz, konut arzının artırılması gerektiğini söyledi.

Yılmaz, deprem bölgesinde yüz binlerce konut inşasının devam ettiğini, bunlar tamamlandıkça depremzedelerin bu bölgeye tekrar geri döneceğini dile getirdi.

TOKİ'nin sosyal konutlara büyük bir önem ve ağırlık verdiğini, son iki yıldır TOKİ'ye bu amaçla bütçeden kaynak ayırdıklarını aktaran Yılmaz, "Bunların ötesinde de kentsel dönüşüm. Son dönemlerde yine en önemli attığımız adımlardan biri bu oldu. Kentsel dönüşümü hızlandırıcı bir yeni kanun yaptık ve yeni bir başkanlık kurduk. Burada da çok yoğun şekilde yeni ve güvenli konut inşası sürecine girdik. Bir taraftan talebi kontrol ederken bir taraftan da arzı artırıcı politikalarla konut fiyatlarını ve kiraları kalıcı bir şekilde düşürmenin gayreti içindeyiz." ifadelerini kullandı.

Yılmaz, konutlarda kira artışını yüzde 25 ile sınırlayan düzenlemenin, kiracıları korumak amacıyla alınan bir tedbir olduğunu, enflasyon makul seviyelere geldiğinde bu tür tedbirlere artık ihtiyaç kalmayacağı kaydetti.

"Dengeyi iyi kurgulamak gerekiyor"

Asgari ücrette yapılacak artışa ilişkin soruya Yılmaz, şu yanıtı verdi:

"Bir taraftan işçimizin alım gücünü korumak, refahını artırmak elbette hepimizin amacı. Ama diğer taraftan işverenimizin de istihdamını devam ettirmesi, daha fazla insanı istihdam etmesi, kayıt dışına istihdamın kaymaması, rekabet gücünün dış dünyaya karşı korunması gibi haklı kaygıları var, söylemleri var, argümanları var. İşte buradaki dengeyi iyi kurgulamak gerekiyor. Kısa vadede bu ikisi birbirinin zıddı gibi görünebilir ama orta, uzun vadede aslında menfaatler bir. Aslında işletmelerin gerçek sahibi bence çalışanlar. İşletmeler güçlü olacak, verimli bir şekilde çalışacak, büyüyecek ki daha fazla çalışanı istihdam etsin, daha fazla refah üretsin. Verimliliği artırsın, verimlilik arttıkça da sürdürülebilir bir şekilde gelir artışı sağlansın. Dolayısıyla bir denge içinde bunun belirleneceğini düşünüyorum. Ama ana ilkemiz her zaman çalışanlarımızı enflasyona ezdirmemek olmuştur. Hiçbir dönemde de bunu yapmadık. Bütün kesimlere, 2002 ile bugün, memura, işçiye, emekliye, asgari ücrete hangi kaleme bakarsanız bakın hiçbir kalem reel olarak geriye gitmemiştir."

Yılmaz, emekli maaşlarında beklenen artış konusundaki soruyu ise emekli sayısındaki artışa işaret ederek, şöyle yanıtladı:

"İmkanlarımızı sonuna kadar zorlayarak inanın, depreme rağmen bütün bu şartlara rağmen, elimizden gelen her şeyle emeklimizin yanındayız. Yanında olmaya devam edeceğiz. Memur emeklisiyle ilgili şöyle bir durum var. Memurun biliyorsunuz toplu sözleşme gereği alacağı bir fark var. Aldığı bir artış var, artı enflasyon farkı var. Bu da oldukça önemli bir rakama gelecek gibi görünüyor. Dolayısıyla bu memur emeklisine de zaten yansımış olacak. Bu artış gelecek sene için öngördüğümüz enflasyonun oldukça üzerinde bir artış. Orta Vadeli Program'da 33 dedik biz biliyorsunuz artışa. Merkez Bankamız bunu 36 olarak revize etti ama işte bu bantta bir enflasyon beklediğimiz ortamda, yüzde 50 civarında bir artış memur ve memur emeklisi için. İşçi emeklileri daha farklı şartlara tabi. Bir de asgari emekli ücreti alanlar var. Onlardan bir kısmının farklı durumda olanlar var. İşte kök ücretten şuradan buradan. Tabii ki Kabinemiz, hükümetimiz bu işi tartışacaktır. Bütçemizin deprem yükü altında olduğu, çok ciddi birtakım çevremizde sorunların yaşandığı, dünyada büyümenin, ticaretin oldukça zorlu olduğu bir dönemde biz elimizden gelen tüm imkanlarımızla emeklimizin yanında olacağız. Bu dengeyi koruyucu, farklı emekli kesimleri arasındaki dengeyi koruyucu, özellikle daha düşük alanları gözetici bir yaklaşım sergileyeceğiz."

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Ekonomi Haberleri