'Yenidoğan çetesi' davasında 9. gün
Bakırköy Adliyesi 22. Ağır Ceza Mahkemesi Salonu'nun kapasitesinin yetersiz olması sebebiyle duruşma konferans salonunda görülmeye devam ediyor. Fırat Sarı ve İlker Gönen'in de aralarında bulunduğu 22'si tutuklu 47 sanıklı davada tutuksuz sanıkların savunmaları başladı. Bazı tutuksuz sanıklar ve taraf avukatları salonda hazır edilirken, bazı tutuksuz sanıklar da bulundukları şehirlerdeki adliyelerden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya katıldı. Duruşma saat 10.20 sıralarında kimlik tespitinin ardından tutuksuz sanık Renginar Mola'nın savunmasıyla başladı.
'TAKİP ETTİĞİM HASTALARIN EPİKRİZLERİ YAZILMAMIŞTI'
Tutuksuz sanık Renginar Molla, "Yurtdışında okulumu bitirdim, önlisans mezunuyum. Bana ne dendiyse, görevim neyi gerektiriyorsa onu yaptım. Farklı hastanelerde çalıştım. En son Silivri Kolan Hastanesi'nde çalıştım. Fırat Sarı yogun bakım sorumlusuydu Hasan Basri Gök asistanıydı. Üzerime atılı suçları kabul etmiyorum. Bana ne dendiyse, görevim neyi gerektiriyorsa onu yaptım. Hasta odaklı çalışmaya devam ettim. Evrak işleriyle Hasan Basri Gök ve Fırat Sarı ilgileniyordu. Benden epikriz ve basamak işleri istenmiyorlardı. Bebeklerle ilgili bir sıkıntı olduğunda Fırat Sarı'yı arıyordum, ona ulaşamazsam Hasan Basri Gök'ü arıyordum. Hasan Basri Gök, ona söylediklerimi Sarı'ya ileteceğini söylüyordu. Gıyasettin Mert Özdemir'i erişkin yoğun bakımından tanıyorum. Mehmet Salih Kara diye birini tanımıyorum. Mahkeme başkanının çapraz sorgu sırasında tape kayıtlarındaki Hasan Basri ile aralarında geçen denetim konuşmalarını sorması üzerine, sanık Molla, "Bana denetimle ilgili dikkat edilmesi gereken şeylerin bilgisini verdi Basri, basamakla ilgili söylenen kelimeler istem dışı söylenen kelimelerdi. Hasan Basri benim basamakları değiştirmemi istedi. Bunu da ona Fırat Sarı'nın söylediğini düşündüm. Basamak çekmek anladığım birşey değildi. Denetime geldiklerinde bana sürekli epikrizler soruldu. Benim takip ettiğim hastaların epikrizleri yazılmamıştı. Bunları Hasan Basri'nin yazması gerekiyordu. Hasan Basri Gök'ün hemşire olarak çalıştığından yönetimin haberi vardı. Fırat Sarı gelmeden önce epikrizleri doktorum yazıyordu. Daha sonra Fırat Sarı yazmaya başladı" dedi.
'NEDEN YOĞUNBAKIMI DOLDURMA PEŞİNDESİN'
Mahkeme başkanının sanık Renginar Molla'ya tape kayıtlarında yer alan Hasan Basri Gök'ün 'Epikrizleri düzenliyorum, normale çekiyorum' konuşmasını sorması üzerine sanık Molla, "Başka bir hastanede yaptığı işlemleri bana anlatıyordu. " yanıtını verdi. Sanık Molla, mahkeme başkanının 'Basamakların değiştirilmesiyle ilgili hiç sorgulamadın mı neden değiştiriyor?' sorusu üzerine ise, "Hayır sorgulamıyordum çünkü basamak yazmak benim görevim değildi. Mahkeme Başkanı'nın 'Neden yenidoğan yoğunbakımı doldurma peşindesiniz ve sürekli hasta alıyorsunuz?' sorusuna cevap veren Molla, "Konuşmalarda yanlış anlaşılma var Türkçem iyi olmadığı için bazı durumlar yanlış anlaşılmış olabilir." dedi. Mahkeme başkanı, 'Hepimiz Türkçe biliyoruz, konuşuyoruz. Senin Türkçen zayıf olabilir ama anlamadığın şeylere neden onay verdin?Neden Hasan Basri'ye, 'Sen asistansın neden doktorun yapması gereken şeyleri yapıyorsun demedin?' diye sordu. Cevap veren sanık Molla ise, "Ben elimden geleni yaptım. Yıllardır çalışıyorum, hiçbir şekilde bu şekilde çalışmadım. Ben kafamı kaldırıp kimlerle çalıştım hiç bakmamışım etrafa. Mahkeme üyesi ise sanığa, "Çalıştığın hastane kaç yataklıydı ve denetime geldiklerinde hastalar kaçıncı basamaktı' diye sordu.Sanık Molla ise "Yatakların hepsi dolu değildi, bebeklerin basamakları aynı değildi." şeklinde cevap verdi. Savcının 'Neden yenidoğan yoğunbakımı doldurma peşindesin ve sürekli hasta gönderilmesini istiyorsun hastaneye?' sorusu üzerine sanık Molla, "Benim hasta doldurma derdim hiçbir zaman olmadı, böyle bir yetkim de yok. Bebeğin yatması gerekirken yatmıyordu bundan bahsetmiş olabilirim, başka bir niyetim yoktu" cevabını verdi.
'ÜCRETLER BEBEK BAŞI BİN LİRA DİYORSUN'
Tutuksuz sanık Mustafa Kazan ise savunmasında, "Bağcılar Şafak Hastanesinde çalışmaya başladım sonra kendi isteğimle Kızılay Hastanesi'ne geçtim. Kendi isteğimle istifa ettiğimi beyan ediyorum ki ben Kızılay’da çalışırken gözaltına alındım. 2-3 ay daha görevime devam ettim sonra psikolojik olarak iyi olmadığım için emekliliğimi isteyerek memleketime taşındım. Şafak Hastanesi'nde çalıştığım sürede imza yetkim ve vekalet verilme yoktur. Görev tanımım idari personel olarak boya, hastanenin genel temizliği alanlarda görevlendirildim geri kalan temel durumlarda bir görevim yoktur. Yönetimin ricası üzerine sadece hastalarla ilgilendim. Ayrı olarak finans kısmında da yetki sahibim değildir. Örgüte bile isteye yardım, kamu kurum ve kuruluşlarını dolandırma suçundan yargılanıyorum. Birincisi böyle bir örgütün varlığını kabul etmiyorum sadece gözaltına alındığımda öğrendim. Kimseyle telefon görüşmem yoktur, telefonları dahi yoktur. Haricinde bahsi geçen örgütten de ne para alışım ne de para verişim görülmemektedir.
Buradaki isimlerle biraraya hiç gelmedim. Ne para aldım, ne para verdim. Sadece iki kez Gıyasettin Mert Özdemir'le konuştum" ifadelerini kullandı.
Savunmasına devam eden sanık Kazan, "En son Bağcılar Şafak Hastanesi'nde çalıştım, kendi isteğimle ayrıldım. Kimya bölümü mezunuyum.10 bin lira karşılığında Mert Özdemir'e bebek sevki istememi hastane yönetimi talep etti. Çapraz sorgu sırasında Mahkeme başkanının 'Tapelerde, 'Bebek başı ücretler, bebek başı bin lira.30 bebek getirdin 30 bin' diyorsun' cümleleri üzerine sanık Kazan, "Hastane yönetiminin Özdemir için dediğini aktardım. Mert de kabul etmedi zaten. Şafak Hastanesinde ben işe girdikten sonra Başhekim olarak Semiha Yavuz geldi. Maaşımı sabit hastaneden alıyordum" dedi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.